A
Abisal düzlük: Kıta sahanlığının ötesinde uzanan ve ortalama
derinliğin 4000 metre olduğu okyanus tabanına verilen isimdir.
Abrazyon: Deniz dalgalarının meydana getirdiği aşındırma
şekline denir.
Absorbe: Katı veya sıvı bir maddenin bir gazı, ışığı içine
almasıdır.
Açık havza: Sularını akarsularla açık denizlere
ulaştırabilen alanlar. Sularını denize ulaştırabilen havzalara açık havza
denir.
Ada: Deniz ya da göl suları ile dört tarafı birden çevrili
kıtalardan daha küçük boyutlardaki kara parçasına denir.
Aeroloji: Hava araştırmaları bilimine denir.
Ana kara: Yeryüzünün altı büyük kara parçasından her biri,
kıta.
Afel: Dünyanın güneşe uzak olduğu tarihe denir.
Afet: Toplumu sosyal-ekonomik ve kültürel yönden olumsuz
etkileyen doğal ve insan kaynaklı olayların tamamıdır.
Akaçlama: Akarsuları oluşturan yani yüzeysel akıma geçen
sularının toplandığı alanlara denir.
Akarsu: Yeryüzünde belirli yol yani bir yatak boyunca akan
sulara denir.
Akarsu ağı: En küçük dereden ana ırmağa kadar, bir akarsuyun
beslenme alanı içinde tüm kollarıyla birlikte oluşturduğu suyolu ağına denir.
Akarsu ağzı: Akarsuların göl veya denizlere açıldığı
bölgelerde akarsuyun etkisi altında kalan, su ürünleri üretimine elverişli
alanlardır.
Akarsu akımı: Akarsuyun herhangi bir kesitinden birim
zamanda geçen su miktarına akım veya debi denir.
Akarsu hızı: Akarsuyun birim zamanda aldığı yoldur.
Akarsu kaynağı. Akarsuyun doğduğu yere denir.
Akarsu kolu: Kendisinden daha büyük bir akarsuya ya da gölü
ulaşan akarsulara denir.
Akarsu profili:
Akarsuların derine aşındırmasıyla yatak eğimi gittikçe azalır. Eğim
azaldıkça akış hızı gittikçe azalır ve akarsu yatağını deniz seviyesine kadar
aşındırır. Böyle akarsular denge profiline ulaşmış olur.
Akarsu rejimi: Akarsuyun akımının yıl içerisinde gösterdiği
azalma ya da çoğalmalara bağlı değişmelere rejim ya da akım düzeni denir.
Akarsu sekisi: Akarsuların çoğunun boyunda, her iki yakada
görülen basamak biçimli yer şekilleridir.
Akarsu yatağı: Bir akarsuyun aktığı yere denir.
Akdeniz iklimi: Akdeniz çevresindeki ülkelerde görülen ve
kışları yağışlı, yazları kurak ve sıcak bir iklimdir.
Akifer: Yer altında kayaların arasındaki boşluk ve
çatlaklarda suların tutulduğu, toplandığı hazne.
Alçak basınç: Genellikle hava basıncının 760 mm cıva
sütunundaki basıncından veya 1013 mb'dan az olduğu hava kütlelerinin basıncıdır
Alize rüzgârları: Yaklaşık olarak 30 kuzey, 30 güney
enlemlerindeki yüksek basınç kuşaklarından Ekvator alçak basınç kuşağına doğru
esen düzenli ve sürekli rüzgârlardır. Bunlar Kuzey yarımkürede kuzeydoğudan
eser, Güney yarımkürede güneydoğudan esmektedir.
Alkaleşme: Cam yüzeyinde, havadaki nemin yoğuşma suyundan
kaynaklanan bozulma. Bu olay özellikle durgun nem koşullarında, uzun süre nemli
kâğıda sarılmış camlarda görülür.
Alüvyon: Akarsuların taşıdığı malzemelere verilen genel
addır.
Alpin çayırları: Ağaç yetiştirme sınırının üstünde kalan,
genellikle otsu bitkilerden oluşan, yazın yeşil kalan ve örtüsünün altında
verimle topraklar barındıran çayırlardır.
Alto kümülüs: 2 ya da 3 mil
yükseklikte bulunan düz dipli ve yüksek kabarık dorukları olan büyük
beyaz bulutlardır.
Altostratüs: Genellikle gri ya da bu rengin maviye çalan
tonlarında görünen bulut çeşididir.
Alüvyal topraklar: Alüvyonların üzerinde bulunan toprak.
Alüvyon set gölü: Ana akarsuya katılan diğer bir akarsu
yatağının ön kısmının ana akarsuyun taşıdığı alüvyonlarla kapatılması sonucu
oluşan göllere denir.
Ana vadi: Bir akarsu ağında ana ırmağın geçtiği diğerlerine
göre daha büyük ve kapsamlı olan vadiye denir.
Anemometre: Rüzgârın hızını ölçen alete denir.
Antesedans: Herhangi bir kara kütlesi yükselmeye uğrarsa ve
bu kütle üzerinde daha önce kurulan akarsu kütleyi yararsa, bu olaya antesedans
olayı denir.
Antesadant: Akarsuyun aşındırma yoluyla açtığı, yardığı
vadiye denir.
Antiklinal: Kıvrımlarla oluşan dağın yükselen kısmına denir.
Antisiklon: Çevredeki basınca göre daha yüksek basınca sahip
bölgelere denir.
Anökümen: Yerleşilmemiş ve yerleşmeye elverişsiz olup
yerleşilemeyen bölgelere denir.
Antesadant vadi: Herhangi bir kara kütlesi yükselmeye
uğrarsa ve bu kütle üzerinde daha önce kurulan akarsu kütleyi yararsa, bu olaya
antesedans olayı, akarsuyun açtığı, yardığı vadiye de antesedant yarma vadi
denir.
Antropojen bozkır: İnsan tarafından orman örtüsünün tahrip
edilmesi sonucu oluşan bozkır çeşididir.
Antropozoik: İnsanın ilk ortaya çıktığı jeolojik zamandır.
Apogee: Bir gök cisminin yörüngesinin yeryüzünden en uzak
noktasına denir.
Aphelin: Bir gezegen veya bir kuyruklu yıldız yörüngesinin
güneşten en uzak olan ucu, yeröte.
Ara deniz: Karaların arasına iyice sokulmuş, okyanuslarla
bağlantılı, derenliği az olan denizlere denir.
Art bölge: Bir limanın veya işlek bir pazarın etki alanına
giren yerlere denir.
Artçıl deprem: Şiddetli bir depremden sonra yeraltındaki
kayaların yerlerine yerleşmelerinin yol açtığı hafif sallantı ve titreşimler.
Büyük depremden sonra gelen küçük depremler olarak bilinirler.
Artezyen: Geçirimsiz tabakalar arasında su taşıyan bir
tabakada bulunan suyun açılan kuyu veya bir yer kırığından fışkırarak çıkmasına
denir.
Asimetrik vadi: Bir karasu vadisinin enine profiline
bakıldığında bir yamacın diğer yamaçtan farklılık göstermesine asimetrik vadi
denir.
Astenosfer: Dünya'nın mantosunda, sıcak kayaçlardan oluşan
80-200 km kalınlığındaki tabakalara denir.
Asteroit: Yıldız biçiminde veya yıldız benzeri herhangi bir
yapı veya oluşumlara denir.
Astronomi: Gök bilimidir.
Aşınma: Kara yüzeyinin, yağmur, dalga, akarsu ve buz
etkisiyle yavaşça taşınıp bulunduğu yerden yok olmasına denir.
Aşındırma: Akarsu rüzgâr ve buzul gibi etmenlerin geçtikleri
yerlerden toprak, kum çakıl gibi maddeleri götürmelerine denir.
Aşınım Yüzeyi: Belli jeolojik devirlerde, belli seviyeye
göre arazinin aşınması ile oluşan düz alanlardır.
Atlantik tipi kıyılar: Dağların denize dik olarak uzandığı
çok girintili çıkıntılı olan bir kıyı tipidir
Atlas: Dünyanın, bir ülkenin, bir bölgenin fiziksel ve
siyasal coğrafyası ile ekonomi, tarih vb. konularda toplu bilgi vermek için bir
araya getirilmiş coğrafya haritaları derlemesi ile oluşturulan haritalar
bütününe denir.
Atmosfer: Dünyanın dört bir tarafını saran ve içinde çeşitli
gazların bulunduğu tabakaya verilen addır.
Atmosfer basıncı: Havanın, dünya yüzeyine ağırlığı ile
yaptığı basınca denir. Bu basınç havanın sıcaklığı ve dünyanın şekline göre yer
yer değişiklikler gösterebilir.
Atmosfer sirkülâsyonu: Troposfer, yani Dünya'yı saran 8-10
km kalınlığındaki atmosfer katında cereyan eden hava akımına verilen addır.
Ay: Dünyanın tek doğal uydusudur.dünyanın etrafında döner.
Ay tutulması: Güneşle Ay arasına girerek Ay’ın bütününü, ya
da bir bölümünü gölgelemesi olayına verilen addır.
Aydınlanma çemberi: Dünyanın karanlık ve aydınlık olan
bölümlerini ayıran sınıra denir. Gece ile gündüzün dünya üzerindeki sınırı da
denebilir.
Azonal topraklar: Rüzgâr, akarsu gibi faktörlerin
aşındırması ve biriktirmesiyle oluşmuş taşınmış topraklardır.
B
Backwash: Bir dalganın kıyıya vurmasından sonra kumsaldan
aşağıya doğru geri kaymasına denir.
Bağıl nem: Belli bir sıcaklıkta bir hava kütlesinde bulunan
nem miktarının yüzde olarak ifade edilmesine denir.
Balçık: Killi, yağlı, çok koyu ve yapışkan çamura denir.
Bakı: Özellikle dağlık yörelerde bir yamacın güneş
ışınlarına, güneye veya kuzeye karşı konumunu belirleyen, bunun sonucu olarak
da soğuk ve sıcak olma gibi doğal şartlarını belirleyen tespit eden durumdur.
Bakışımsız vadi: İki yamacı eşit diklikte olmayan vadilere
denir.
Bandlas: Yarı kurak bölgelerde yarıntılarla parçalanmış
arazilerdir. Ülkemizde genel anlamda böyle bir durum görülmese de bu arazileri
andıran küçük alanlar olabilir.
Bar rüzgâr kanunu: Basıncın dağılışı ile rüzgâr arasındaki
ilgiyi belirten bilimsel kanundur.
Baraj: Suyu toplama, sulama ve elektrik üretme amacıyla
akarsu üzerine yapılan benttir.
Barograf: Basıncı sürekli kaydeden ve yazıcı ucu bulunan bir
tür madeni barometredir.
Barometre: Hava basıncını ölçmeye yarayan bir aygıttır.
Basınç: Havadaki su buharı ve gazların cisimler üzerine
uyguladığı ağırlığa basınç denir.
Baskın rüzgâr: Belli bir alanda rüzgârın en sık estiği yöne
denir.
Bataklık: Daha çok göl kıyılarında, akıntısı yetersiz, alçak
ve düz ovalarda görülen, belli bir çanağı olmayan durgun, sığ, üzeri yoğun
sazlarla kaplı su birikintisidir.
Batolit: Yerkabuğuna sokulan asit magmanın oluşturduğu
çoğunlukla kubbe biçiminde büyük kütledir.
Bazalt: Lavın soğuması sonucunda oluşan koyu renkli volkanik
kayaç türüne denir.
Bazalt platosu: Oluşumunda bazalt yapısı bulunan
platolardır.
Beaufort ölçeği: Gözlemlere dayanarak rüzgârın kuvvetini
ölçmede kullanılan bir ölçektir.
Blok diyagram: Perspektif metotlara göre çizilmiş,
yeryüzünün herhangi bir kesimini gösteren üç boyutlu şekillerdir.
Beşeri: İnsan etkisiyle oluşan ya da insan tarafından
yapılan, insan eli değmiş şeylere denir.
Bindirme: Dağ oluşumu esnasında bir kütlenin diğer bir kütle
üzerine abanması, onun üzerine yerleşmesidir.
Biyosfer: Üzerinde hayat olan yeryüzü bölgesine denir.
Birikinti konisi: Dağ yamaçlarından düzlüğe inen akarsular,
taşıdıkları materyalleri eğimin azaldığı yerlerde yarım koni şeklinde biriktirirler.
Bu şekillere birikinti konisi denir. Akarsuların taşıdıkları maddeler ince ise,
geniş bir alana yelpaze gibi yayılırlar. Bunlara da birikinti yelpazesi denir.
Ülkemizde dağ eteklerinde, bu tip şekillere sıkça rastlanır.
Biriktirme: Akarsu, rüzgar ve buzulların aşındırdıkları
malzemeleri bir yerde bırakmasıdır.
Birleşme: Bulutlardaki su damlacıklarının birbirleriyle
çarpışarak yağmur damlaları oluşturmak üzere bir araya gelmeleri sürecine
verilen addır.
Boğaz: Dar, dik yamaçlı vadi veya iki denizi birbirine
bağlayan suyoluna denir.
Boğaz vadi: Yüksek dağ sıralarını enine yarıp geçen
akarsular bu tür vadiler oluştururlar.
Bora: Beaufort ölçeğine göre 8 kuvvetine sahip olan ve
ortalama hızı 62 km / saatin üzerinde olan rüzgârlara denir.
Botanik: Bitki bilimine denir.
Boylam: Yeryüzündeki herhangi bir noktanın meridyen
dairesiyle başlangıç olarak alınan Greenwich gözlemevinin meridyen dairesi
arasındaki açı değeridir.
Boyun: İki zirve arasında, dağın en alçak kesimine denir.
Boyuna vadi: Kıvrılmalardan doğmuş bir dağın kıvrım
uzanışına uyarcasına uzanan vadilere denir.
Bozkır: Kurak ve yarı kurak bölgelerin kısa boylu ot
örtüsüdür.
Bölge: Doğal, beşerî ve ekonomik özellikler yönünden
sınırları içinde benzerlik gösteren geniş alanlara bölge denir.
Bölgesel: Bir bölgeye
ait olan, arayı ilgilendiren şeylere denir.
Breş: Köşeli taşların bir çimento ile birleşmesinden oluşan
bir tortul kaya çeşididir.
Buhar: Suyun gaz haline geçmiş halidir.
Buharlaşma: Bir sıvının gaza ya da buhara dönüşme sürecidir.
Bulut: Atmosferdeki su damlacıkları ve buz taneciklerinin
görülebilir yoğunluk kazanmasıyla oluşan, biçimleri, yükseklikleri ve yol
açtıkları hava olaylarıyla birbirinden ayrılan yığınlardır.
Buzul: Bir yamaçtan aşağı yavaşça hareket eden kalın buz
tabakasıdır.
Bük: Ovada veya dere kıyısında çalı ve diken topluluğuna
verilen isimdir.
C
Cephe: Farklı karakterde ki hava kütlelerinin karşılaştığı
alana denir.
Cephe yağışı: Farklı özellikteki hava kütlelerinin
karşılaştığı yerlere cephe denir. Sıcak ve soğuk hava kütlelerinin karşılaşma
alanlarında meydana gelen yağışlardır. Karşılaşma alanlarında sıcak hava soğuk
havanın üzerinde yükselir. Sıcak hava hem yükselerek hem de soğuk havaya
sürtünerek sıcaklık kaybeder. Bu oluşumun gerçekleştiği yerlerde cephe
yağışları oluşur .
Cezir: Gelgit sırasında oluşan deniz çekilmesi olayına
denir.
Cinak rüzgârları: Havanın yer değiştirmesinden oluşan
esintidir.
Coğrafya: Yeryüzünü fiziksel, ekonomik, beşerî, siyasal
yönlerden inceleyen bilim dalıdır.
Coğrafyacı: Coğrafya ile ilgilenen kişilere denir.
Coğrafi: Coğrafyanın etkisinde olan ya da coğrafyayı
ilgilendiren olay ve varlıklara denir.
Cosmos: Evren.
Cüruf: Erime durumundaki madenlerin yüzeyinde toplanan
maddelerdir.
Ç
Çağ: Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem
ve devirlere denir.
Çağlayan: Akarsuyun çok yüksek olmayan bir yerden dökülerek
aktığı yere denir.
Çalı formasyonu: Çalı ve türevlerinden oluşan bitki
topluluklarına denir.
Çay: Irmaktan küçük dereden büyük olan akarsulara denir.
Çakıl kayaç: Köşeli ya da yuvarlak çakılların doğal bir
çimento ile birbirine kenetlenmesinden oluşan tortul kayaçtır.
Çekik deniz: Denizin çekilmesi sırasında, bu olayın
belirdiği yerde denizin en çok alçalmış haline, çekilmiş durumuna verilen
addır.
Çernezyomlar: çayırların altında kalan verimli kara
topraklardır.
Çığ: Dağların yüksek kesimlerinde biriken kar yığınlarının
yerinden koparak yer çekimi ile aşağılara doğru yuvarlanmasına denir.
Çığır: Bir akarsuyun kaynağından başlayarak döküldüğü yere
kadar izlediği alana denir. Kaynağa yukarı çığır, akarsuyun beslendiği alana
orta çığır, denize ya da göle döküldüğü kısma aşağı çığır denir.
Çisenti: Hafif ve kısa süreli yağmurlardır. Damlalar kar
tanesi şeklinde küçüktür.
Çiy: Havanın açık ve durgun olduğu gecelerde, havadaki su
buharının soğuk cisimler üzerinde su damlacıkları biçiminde yoğunlaşmasına
denir.
Çizgi ölçek: Haritalardaki küçültme oranını çizgi grafiği
üzerinde gösteren ölçek türüne denir.
Çizgisel hız: Dairesel hareket yapan Yerküre üzerindeki bir
noktanın birim zamanda eksen üzerindeki yer değiştirme hızına denir.
Çorak: Kurak, tuzlu ve tarıma elverişli olmayan
topraklardır. Kurak bölgelerimizde hem kuru, hem de tuzlu toprakların bulunduğu
yerler için kullanılır.
Çoraklaşma: toprağın aşırı tuz ve kuraklıktan ötürü
kullanılamaz hale gelmesidir.
Çöl: Kumluk, susuz ve ıssız geniş arazilere denir.
Çöl formasyonu: çöl bitkilerinin oluşturduğu bitki
topluluklarına denir.
Çöl toprakları: Çöllerde görülen, organik madde yönünden son
derece fakir topraklardır. Kireç ve tuzlar bakımından zengin topraklardır.
Renkleri açıktır. Tarımsal amaçlarla kullanılamaz.
Çöküntü vadisi: Yeraltındaki uzun mağaraların tavanlarının
çökmesi sonucu oluşmuş uzun çukurluklardır.
D
Dağ: Yer kabuğunun çıkıntılı, yüksek, eğimli yamaçlarıyla
çevresine hâkim ve oldukça geniş bir alana yayılan bölümlerine denir.
Dağ basamağı: Dağ eteği düzlüklerinin oluşmuş bulunduğu
dağlarda görülen bir veya birkaç basamak durumundaki dağ yamacı biçimine denir.
Dağ eteği ovası: Dağ eteğinde, eğimin azaldığı yerlerde
meydana gelen birikinti konileri ve birikinti yelpazelerinin zamanla yanlara
doğru büyüyerek birleşmeleri sonucu oluşan ovalardır.
Dağ içi ovası: Dağ içlerinde eğimin azaldığı yerlerde,
akarsuyun taşıdığı malzemeleri biriktirmesi sonucu oluşan düzlüklerdir.
Dağ kıvrımı: Dağ oluşumu sırasında yükselme nedeniyle ortaya
çıkan kıvrımlardır.
Dağ yamacı: Dağın eteğinden aşağıya doğru uzanan eğimli
yerlere denir.
Dalga: Denizlerde suyun akıntı ya da rüzgârların etkisiyle
kıyıya vurmasına denir.
Dalgakıran: Limanları dalgalardan koruyan uzun setlerdir.
Dalmaçya kıyıları: Kıyıya paralel uzanmış dağların çukur
kısımlarının deniz suları altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir.
Dalyan: Deniz, göl ve ırmakların kıyılara yakın yerlerinde
ağ ve kazıklarla oluşturulan, büyük balık avlama yerine denir.
Dam: Daha çok hayvan yetiştirmek içi kullanılan geçici
yerleşmelerdir.
Damlataşı sütunlar: Sarkıt ve dikitlerin zamanla karşılıklı
gelişip büyümesiyle oluşan sütunlara denir.
Debi: Bir akarsuyun belli bir kesitinden bir saniyede geçen
su miktarına denir.
Deflâsyon: Rüzgârların kurak ve yarı kurak bölgelerde ince
kumlardan ibaret sahaları aşındırmasına denir.
Delta: Akarsulardan ağzında biriken alüvyon birikintisine
delta denir.
Delta kıyıları: Denize veya göle dökülen akarsulardan
bazılarının ağzında alüvyonlar birikir ve bu oluşan alüvyon birikintisine delta
kıyıları denir.
Delta ovası: Akarsuların taşıdıkları malzemeleri, deniz
içerisinde biriktirmesi sonucu üçgene benzeyen düzlükler meydana gelir, bunlara
delta ovası denir.
Denge profili: Akarsuyun zamanla yatağını aşındırarak akış
hızını kaybetmesi, yatağın deniz seviyesine yaklaşması olayına denir.
Deniz: Yer kabuğunun çukur bölümlerini kaplayan,
okyanuslardan daha küçük, birbiriyle
bağlantılı, tuzlu su kütleleridir. Okyanusların karaların içlerine sokulmuş
kolları da denir.
Deniz çanağı: Deniz suyunun dolduğu çanağa denir.
Deniz Feneri: Geceleri gemilerin yollarını bulmaları,
tehlikelerden sakınmaları için ışık saçarak gemilere yol gösteren ışık kulesine
deniz feneri denilir.
Deprem: Yer sarsıntısı. Yer kabuğu içindeki katmanların
yerinden oynaması ile oluşan titreşimlere denir.
Depresyon: Çöküntü
alanı, çökmüş çukur yerlere verilen isim.
Dere: Küçük akarsulara denir.
Dev kazanı: Akarsuların şelale yaparak döküldükleri
yerlerde, hızla düşen suların ve içindeki taş, çakıl gibi maddelerin çarptığı
yeri aşındırmasıyla oluşan büyük çukurlardır.
Devoniyen: Paleozoik zamanın dördüncü alt bölümüdür, kayaç
sistemlerinin oluştuğu jeolojik zamandır.
Dikit: Mağaraların tavanından damlayan suların mağaranın
tabanında buharlaşması ile suyun içinde bulunan kirecin birikerek yukarıya
doğru sütun gibi yükselmesiyle oluşan şekle denir.
Doğal göl: Beşeri etkilerden uzak doğal yollarla oluşmuş
göllere denir.
Dolin: Kireç taşlarının sularla çözünmesi sonucunda oluşan
küçük çukurlara denir.
Dolu: Yağmur damlacıklarının donmasıyla yeryüzüne küçük buz
tanecikleri şeklinde düşmesidir.
Dolunay: Ayın dünyadan görülen yüzünün tümüyle aydınlık yani
tam görünür olmasıdır.
Don: Sıcaklığın donma noktasının altına düşmesiyle, suyun
katılaşması olayına denir. Zaman zaman bitkiler, hayvanlar ve insanlara da
büyük zararlar verir.
Doruk: Dağların ya da dağ sırasının en yüksek yerine denir.
Dönence: Yerküre üzerinde, güneş ışınlarının yılda iki kez
dik açı ile geldiği, sıcak kuşağın kuzey ve güney sınırlarını oluşturan ve
Ekvator'un 23° 27' kuzey ve güneyinden geçtiği varsayılan iki çemberden her
biridir.
Drenaj: Toprakta katmanlar arasında kalmış, bitkilerin
yetişmesine zararlı olan fazla suların akıtılmasına denir.
Drenaj kanalı: Özellikle taban suyu seviyesinin yüksek
olduğu bataklıklarda suyun akıtılması için yapılan kanallara denir.
Düden: Kalkerli alanlarda erime ile oluşan daire şeklindeki
kapalı çukurluklara düden denir. Düdenler yer altı sularını birbirine bağlayan
kanallardır. Halk arasında su çıkan, su batan gibi adlarla da bilinir.
Dünya: Yaşadığımız gezegen. Diğer isimleri acun, evren,
cihan, âlemdir.
Dünyanın ekseni: Dünyanın kendi etrafında yaptığı dönüş
hareketinin ekseni. Kuzey ve Güney kutup noktaları bu eksenin iki ucunu
oluşturur.
E
Ekinoks: Gece gündüz eşitliğine denir. Bu olay yılda iki
defa meydana gelmektedir. (21 Mart - 23 Eylül)
Ekocoğrafya: Ekolojiye coğrafi yöntemle yaklaşımdır,
ekolojik coğrafya da denebilir.
Ekoloji: Çevre bilimidir.
Ekosistem: Belli bir alanda yaşayan ve birbiriyle etkileşim
içinde olan canlı topluluğuna verilen isimdir.
Ekososfer: Atmosferin en dış tabakasına denir.
Ekümen: Yerleşilmiş alanlara denir.
Eksfoliasyon: Sıcaklık değişmeleri ve kimyasal ayrışma
olayları sonucunda kaya kütlelerinin ince katlar halinde soğan zarları şeklinde
soyulmasıdır.
Ekvator: Yeryuvarlağının eksenine dik olarak geçtiği kabul
edilen en büyük daireye denir.
Ekvatoral: Ekvator çevresi, ekvatorla ilgili olan anlamı
taşır.
Ekzosfer: Atmosferin en dış sınırıdır. Çok seyrelmiş
iyonlardan oluşur.
Endemik bitki: Dünyanın sadece belli bir bölgesinde bulunan
ve belirli iklim şartlarında yetişen başka yerlerde yetişmeyen bitki türlerine
denir.
Engebe vadi: Kıvrımlı bir sıradağın kıvrımları boyunca
değil, buna az çok dikey olarak uzanan vadidir.
Enine yapılı kıyılar: Atlantik kıyı tiplerine denir.
Dağların kıyıya dik olarak uzandığı kıyılarda görülmektedir.
Enlem: Yerküremizin herhangi bir noktasından ekvator
dairesine paralel olarak geçen çemberdir.
Entansif tarım: Sulama, gübreleme gibi çeşitli faaliyetlerle
yapılan modern tarıma denir.
Ekliptik: Yörünge düzlemine verilen addır.
Ekliptik düzlemi: Güneşin etrafında dönen Dünyanın elips
şeklinde çizdiği yörüngeden geçtiği kabul edilen yatay düzlemdir.
Ekstansif tarım: İlkel tarıma denir. Sulama ve gübreleme
gibi faaliyetler yoktur. Tarım doğal olarak yapılır.
Epirojenez: Kara veya kıta oluşumu anlamına gelmekte olup,
bir kütlenin çok veya hiç kıvrılmadan bir bütün halinde yükselmesi veya
alçalmasıdır.
Epirojenik: dağ oluşumu sırasında ki hareketlere bağlı
olarak oluşan olaylara denir.
Episantr: Depremin oluştuğu odak noktasının yer yüzeyine
dikey olarak ulaştığı nokta veya depremin yeryüzündeki odak noktasıdır.
Erime çukuru: Karstik sahalardaki dolinlere benzeyen çukur,
toprak buzunun çözülmesi sonucu meydana gelmiş yer şeklidir.
Erime dolini: Kalker yüzeyler üzerinde, yağış sularının
eritmesiyle oluşan karstik şekillerdir.
Erozyon: Yer kabuğunu oluşturan kayaçların, başta akarsular
olmak üzere türlü dış etmenlerle yıpratılıp yerinden koparılarak eritilmeleri
veya bir yerden başka bir yere taşınması olayına denir.
Eteziyen: Özellikle Doğu Akdeniz Bölgesinde yaz döneminde
kuzeybatıdan gelen serin rüzgârlara denir.
Evren: Madde ve enerjiden oluşan başı ve sonu olmayan
sistemdir.
F
Falez: Yüksek kıyılarda dalga aşındırmasıyla oluşan ve
aşınma sürdükçe karanın içine doğru gerileyen diklik, dik ve yüksek kıyı.
Fasiyes: Genellikle tortullaşmanın, çökelmenin meydana
geldiği ortama verilen addır.
Fauna: belli bir bölgede yaşayan hayvan topluluğuna denir.
Fay: Kayaç kütlelerinin bir kırılma düzlemi boyunca yerlerinden
kayması yer değiştirirken gerçekleşen çarpışmalar sonucu olaşan kırıklardır.
Fay açışı: Dikey düzlem ile fay düzlemin yaptığı açıya fay
açısı denir.
Feral: Yabani koşullarda yaşayan hayvanlar ya da bitkilere
denir.
Fillat: Kolayca yapraklara ayrılabilen, silisli, alüminli
tortul kayaçların genel adıdır.
Fitocoğrafya: Yeryüzünün bitki örtüsünü ve bu örtünün
çevreyle ilgisini inceleyen coğrafya bilimidir.
Fitoloji: Bitkileri inceleyen bilim dalıdır.
Fitoplankton: Sularda pasif olarak yer değiştiren bitkisel
organizmalardır.
Fiyordlu kıyılar: İki taraftan sarp kayalıklarla çevrili
uzun, dar ve derin koylardır. İskandinavya kıyılarında çok rastlanır.
Flora: Bir bölgenin bitki örtüsü topluluğuna denir.
Flüviyal topoğrafya: Akarsuların aşınma, taşınma ve birikme
gibi faaliyetlerinin etkili olduğu sahaya denir.
Formasyon: Bir jeolojik dönemde oluşmuş tabaka dizisidir.
Fosil: Kayalar ve toprak içinde bulunan eski canlı
kalıntılarına verilen genel addır.
Fotogrametri: Çoğunlukla havadan alınan fotoğrafların harita
haline getirilecek şekilde işlenmesidir.
Fotosfer: Işık yuvarına denir.
Fön rüzgârı: Bir dağ yamacını aşarak diğer yamaçtan aşağı
doğru esen, estikçe de sıcaklığı artan, kurutucu etkiye sahip rüzgârlara denir.
G
Galaksi: Gök ada.
Galeri ormanları: Akarsuların kenarları boyunca uzanan sık
ve gür ormanlardır.
Garig: Akdeniz ikliminin doğal bitki örtüsü makilerin tahrip
edildiği yerlerde ortaya çıkan bitki topluluğudur.
Gayzer: Fışkıran sıcak su kaynaklarına denir.
Geçici akarsu: Yatağında her zaman su bulundurmayan, bazen
kuruyan akarsudur.
Geçit: bir dağ ya da sıralı tepelerin arasından geçmeye
fırsat tanıyan alçak yer, yol.
Gel-git: Ay’ ın çekimi nedeniyle deniz sularının kabarıp
çekilmesine verilen isim. Genellilikle okyanus kıyılarında olur.
Gel-git akıntıları: Denizlerdeki seviye değişmelerine bağlı
olarak özellikle koy ve körfezler dâhilinde oluşan akıntılardır.
Geodezi: Yeryuvarlağının büyüklüğü, biçimi ile ilgilenen,
ölçme yoluyla haritaların dayandığı temelleri veren bilim dalıdır.
Geoit: dünyanın şekline denir. Üstten basık ortadan şişkin
bir şekildir.
Gezegen: Bir yandan kendi ekseni etrafında dönen, bir yandan
da belli bir yörünge boyunca bağlı olduğu sistemin parçası olan yıldız
çevresinde dolaşan gökcismine denir.
Gideğen: Bir gölün sularını dışarıya boşaltan koluna denir.
Glasiyal: Buzul topografyası anlamına gelir. Buzul etkisiyle
oluşan aşınım, birikim gibi şekillerin tümünü ifade eder.
Gök: İçinde gök cisimlerinin hareket ettiği sonsuz
boşluktur.
Gök ada: Milyonlarca yıldızdan, yıldız kümelerinden, bulutsu
ve gaz bulutlarından oluşmuş, saman yolu gibi bağımsız uzay adasıdır.
Gök bilimi: Gök cisimlerinin konumlarını, hareketlerini,
birbirine olan uzaklıkların ölçülmesini, bunların fizik ve kimya bakımından
yapılarını anlatan bilim dalıdır.
Göl: Kara içlerindeki çukurlukları dolduran durgun sulardır.
Gölet: küçük göllere verilen isim.
Göl ayağı: Bir gölün artan sularını denize, başka bir göle
veya ırmağa taşıyan akarsudur.
Göl çanağı: Göl suyunun biriktiği çukurluk alana denir.
Graben: Çöküntü hendeğine denir.
Greenwich: İngiltere’de bulunduğu varsayılan başlangıç
meridyenine denir.
Greyleşme: Toprağın geçirimsiz olduğu yerlerde topraktaki
demir bileşenlerinin renk değişimine uğramasıdır.
Güneş: Gezegenlere ve yer yuvarlağına ışık ve ısıveren büyük
gök cismi, büyük bir yıldız.
Gündönümü: Gündüz ile gecenin eşit olduğu güne denir.
Günberi: Dünya'nın, Güneş'e en çok yaklaşıp, yörüngede en
hızlı döndüğü gündür.
Güneş dizgesi: Yeryuvarına en yakın yıldız olan Güneşle onun
çevresinde dolanan gezegenler ve öteki küçük gökcisimlerinden oluşan
toplulukdır.
Güneş sistemi: Güneşle gezegenlerin oluşturdukları sisteme
denir.
Güneş tutulması: Ay'ın Dünya ile Güneş arasında bulunduğu
zaman Güneş'in Dünya'dan görülmemesi veya kısmen görülmesidir.
Güney kutbu: Dünyanın iki kutbundan güneyde olana verilen
isimdir.
Günöte: Dünya'nın, Güneş'ten en çok uzaklaştığı, yörüngede
en yavaş döndüğü gündür.
H
Halomorfik topraklar: Kurak ve yarı kurak bölgelerde aşırı
buharlaşma sonucu suyun içindeki tuz ve karbonat gibi maddelerin yüzeyinde
birikmesiyle oluşan toprak türüdür.
Hamsin: Mısır'dan Akdeniz'in doğusuna doğru esen sıcak ve
kuru rüzgârdır.
Harita: Dünya'nın bütününün ya da bir bölümünün kuşbakışı
görünümünün belli bir oranda küçültülerek düzleme aktarılmış şeklidir.
Harita ölçeği: Harita üzerinde belli iki nokta arasındaki
uzunluğun, yeryüzündeki aynı noktalar arasındaki uzunluğa oranıdır.
Havza: Dağ veya tepelerle sınırlanmış, suları aynı denize,
göle veya ırmağa akan bölgelere denir.
Hayvancılık: Hayvan yetiştiriciliği, besiciliği gibi her
türlü hayvan üreticiliğine denir.
Hayvan bilimi: Biyolojinin, hayvanların yapı, görev,
davranış ve sınıflandırmaları, yeryüzündeki dağılışlarıyla uğraşan bilim
dalıdır.
Hayvan coğrafyası: Hayvanların yeryüzündeki dağılışlarını
inceleyen bilim dalıdır.
Hersinyen: Birinci jeolojik zaman sonrası dağ oluşumuna
verilen isimdir.
Heyelan: : Genellikle eğimli yamaçlarda gevşek bir kütlenin
ya da killi bir tabaka üzerinde bulunan bir kütlenin kaymasıyla büyük
kütlelerin yer değiştirmesine denir.
Heyelan gölleri: Heyelan sonucu bir akarsuyun önünün
kapanmasıyla oluşan göllere denir.
Hidrografik: Su ya da su bilimi ile alakalı olan anlamına
gelir.
Hidrografya: Yeraltı ve yer üstü sularının oluşum ve
dağılımlarını araştıran ve insan yaşamı üzerine etkilerini inceleyen bilim
dalıdır.
Hidrografya haritaları: Bir bölgenin su potansiyeli hakkında
bilgi veren haritalardır.
Hidroloji: Su bilimidir. Suların yerküre üzerindeki
dağılımını ve mekanik, fiziksel, kimyasal ve biyolojik özelliklerini inceleyen disiplinler
arası bir bilimdir.
Hidromorfik topraklar: Geçirimliliği iyi olmayan sular
altında kalmış topraklara denir.
Hidrosfer: Su küreye denir.
Hilal: Ayın görünen kısmının C şeklinde olmasıdır.
Hiterland: Bir limanın çevresiyle olan ulaşım bağlantısına
denir.
Hipsografik eğri: Yeryüzünün yükseklik ve derinlik
basamaklarını gösteren eğridir.
Holosen: Kuaterner devri içinde yer alan pleistosen
devresinden sonraki jeolojik döneme denir.
Horizon: Toprağın katmanlarına denir.
Horst: Çöküntü hendeklerinin kenarındaki yüksek yere denir.
Humus: Bitki ve hayvan kalıntılarını çürümesi ile oluşan
verimli topraklardır.
Huroniyen: Kuaterner
öncesi buzul çağıdır.
I
Ilıman iklim: Yaz kış aşırı soğuk ya da aşırı sıcak olmayan
iklimlere denir.
Irmak: Akarsu, nehir.
Irmak adası: Irmak suyunun taşıdığı malzemelerin bir yerde
birikmesi sonucu ırmak ortasındaki küçük birikinti adasına denir.
İ
İç deniz: Okyanuslara boğazlar aracılığıyla bağlanan kara
içlerine sokulmuş denizlerdir.
İç etmenler: köken olarak yer altından gelen, magma kökenli
olaylara denir.
İğne yapraklı ormanlar: Yaprakları geniş olmayan dar
yapraklı ve soğuğa dayanaklı ağaçlardan oluşan yaz kış yeşil kalan ormanlardır.
İklim: Yeryüzünün herhangi bir yerinde hava olaylarına bağlı
olarak gerçekleşen etkilerin uzun yılların ortalamasına dayanan durumudur.
İnfiltrasyon: Yağmur veya sulama sularının toprak profili
boyunca yer çekiminin etkisi ile yüzeyden aşağıya doğru inmesine denir.
İntrazonal topraklar: Oluşumunda yüzey şekilleri ve toprak
içindeki ana maddenin etkisinin görüldüğü topraklardır.
İyonosfer: Mor ötesi ışınlarının, molekülleri parçalayarak
iyonlar haline getirdiği atmosfer katmanıdır.
İzobar: Eş basınç eğrisine denir.
İzobat: Eş derinlik eğrisine denir.
İzohips: Bir bölgede, eş yükselti noktalarını birleştiren
eğridir.
İzoterm: Bir bölgede, eş sıcaklıktaki noktaları birleştiren
eğridir.
J
Jeodezi: Yeryüzünün şeklini tespit ve yeryüzünü ölçme
işlemlerini konu edinen bir bilim dalıdır.
Jeoloji: Yer bilimidir.
Jeomorfoloji: Yeryüzü engebelerini ve aşınma ile ilgili
gelişimleri inceleyen bilim dalıdır.
Jeomorfoloji haritaları: Bir bölgedeki şekillenme süreci
yani iç ve dış güçlerin etkisiyle oluşan yer şekilleri hakkında bilgi veren
haritalardır.
Jeomorfolojik: Yeryüzü engebeleri ve aşınma olayları ile
ilgili olan şeylerdir.
Jeopolitik: Coğrafya koşullarına, coğrafi konumun önemine
göre düzenlenen siyasettir.
Jeosenklinal: Akarsular, rüzgârlar ve buzullar, aşındırıp,
taşıdıkları maddeleri deniz ya da okyanus tabanlarında biriktirirler.
Tortullanmanın görüldüğü bu geniş alanlara jeosenklinal denir.
Jeotermal: Sıcak su buharına denir.
Jeotermal enerji: Yerkabuğunun derinliklerinden gelen sıcak
suların değerlendirilmesi ile elde edilen elektrik enerjisidir.
Jeoterm basamağı: Yeryüzünden yerin derinliklerine inildikçe
33 metrede bir sıcaklık 1 °C artar. Buna jeoterm basamağı denir.
Jeostratejik: Siyasi ve askeri planlamayı bilgi açısından
destekleyen, tutarlı hale gelmesini sağlayan veya etkileyen coğrafi etkenler
tarafından ilkesel olarak rehberliği yapılan bir dış politika çeşididir
Jips: Beyaz renkli, tırnakla çizilebilen kimyasal tortul bir
taştır.
Juvenil sular: Kökenleri yerin iç kısımları olan bu sular,
magmanın yerin derin kısımlarında soğuyup katılaşması sırasında, içinde bulunan
su buharının yoğunlaşmasıyla meydana gelen sulardır.
Jüpiter: Güneş sisteminin en büyük gezegenidir. Güneş'ten
uzaklığa göre beşinci sırada yer alır. Adını Roma mitolojisindeki tanrıların en
büyüğü olan Jüpiter'den alır.
K
Kahverengi topraklar: Bu topraklar daha çok kurak ve yarı
kurak iklimlerde bulunur. Üzerlerindeki doğal bitki örtüsü kısa ot ve
çalılardan ibarettir. Çok verimli topraklar değildir.
Kâinat: Evren.
Kalker: Kireç taşı.
Kaldera: Volkan konilerinin patlaması ile oluşan
çukurluklar.
Kaledoniyen: Kaledoniyen dağ oluşumu, Avrupa’da paleozoik
zamanın ilk evrelerinde gerçekleşen dağoluşumu olayına denir.
Kaledonya: Fransa'nın deniz aşırı topraklarından birinin
adıdır.
Kambriyen: Paleozoik zamanın ilk alt bölümü olarak kambriyen
kayaç sistemlerinin oluştuğu ve içinde en eski fosilleri taşıyan jeolojik zaman
dilimidir.
Kalsimorfik topraklar: Kireçtaşı marn gibi kireçli ana
kayanın etkisine bağlı olarak oluşmuş olan topraklardır.
Kanal: Akarsuları ya da denizleri birbirine bağlayan, doğal
ya da insan yapısı su yoluna denir.
Kanyon: Nehirlerce oluşturulmuş derin vadilere denir.
Kanyon vadi: Yamaçlardaki farklı aşınma sonucu, basamaklı
bir biçimde oluşan vadi tipidir.
Kapalı havza: Kapalı havzalar sularını denizlere kadar
ulaştıramayıp kuruyan veya göle dökülüp kalan akarsulardır.
Kaplıca: Sıcak yeraltı sularından yararlanmak için yeryüzüne
çıktıkları kaynakların çevresine kurulan hamam görünümündeki tesislere denir.
Kapız: Toroslarda dar ve derin vadidir.
Kar: Yoğunlaşma 0°C' nin altında gerçekleşirse, buz
kristallerine dönüşür. Bu oluşuma kar denir.
Kara: yeryüzünün denizlerle kaplı olmayan bölümüne denir.
Karayel: Balkanlardaki yüksek basınç ve Basra körfezindeki
alçak basıncın etkisiyle oluşur. Kuzeybatıdan soğuk ve kuru olarak eser. Kış
mevsiminde Marmara Bölgesi ile Batı Karadeniz de sıcaklıkları azaltarak kar
yağışına neden olur.
Kara suyu: Karaların yüzeyindeki akarsulara denir.
Karasal iklim: Bir ana karanın iç kesiminde deniz etkisinin
azalmasıyla ortaya çıkan soğuk ve sert iklime denir.
Karst topografyası: Kalkerlerin erime özelliklerine bağlı
olarak meydana gelen yer şekillerinin oluşturduğu topografyaya denir.
Kasırga: Büyük çaplı ve çok şiddetli Beaufort ölçeğine göre
saatte 118 km’den fazla hızla ve dönerek esen tropik rüzgârlara denir.
Karbonifer: Paleozoik zamanın beşinci alt bölümü olarak
karbonifer kayaç sistemlerinin oluştuğu jeolojik zaman denir.
Karstik: Aşınıma karşı dirençsiz, kolay eriyebilen
kayalardan oluşan arazilere denir.
Kartografya: Harita ve harita benzeri gösterimleri üretmek
amacıyla uygulanan, gerekli tüm çalışmaları kapsayan bilim, teknik ve sanattır,
harita bilimi de denebilir.
Kaya: Çeşitli minerallerin veya mineral ve taş
parçacıklarının bir araya gelmesinden ya da bir mineralin çok sayıda
birikmesinden meydana gelen katı birikintilere denir.
Kayaç: Doğada büyük yer tutan, yer kabuğunun yapı gereci
olan bir veya birkaç mineralden oluşan kütlelerdir.
Kenar deniz: Okyanus kıyılarında, okyanuslardan adalarla
ayrılan denizlerdir.
Kentsel: kentte olan kentle alakalı olan anlamına gelir.
Kertik vadi: Akarsuların derine aşındırmasıyla oluşan V
şekilli, tabansız, genç vadilerdir.
Kestane rengi topraklar: Organik madde bakımından zengin
olan ve tahıl tarımı için elverişli topraklara denir.
Keşif: Bilinmeyeni öğrenmek, bulmak anlamına gelir.
Kâşif: Keşif yapan, keşfeden kişilere denir.
Keşişleme: 30° enlemi çevresindeki dinamik Y.B.'ın etkisi
sonucu oluşur. Suriye çölünden Güneydoğu Anadolu'ya doğru eser. Sıcak ve kurudur.
Bitkiler üzerinde kurutucu etkisi vardır.
Kıble: Güneyden eser. İç kesimlerimizde etkili olur. Akdeniz
bölgesinde nemli ve sıcak, iç kesimlerde ise, kuru ve sıcak olarak eser.
Kır: Ağaçsız bitkilerden oluşan bitki topluluklarına denir.
Genellikle küçük otsu bitkilerden oluşur.
Kırağı: Soğuyan zeminler üzerindeki yoğunlaşmanın buz
kristalleri halinde olmasıdır.
Kırç: Aşırı soğumuş su taneciklerinden oluşan bir sis uzun
süre yerde kaldığında, su taneciklerinin soğuk cisimlere çarparak buz haline
geçmesidir.
Kırgıbayır: Sel suları ve akarsuların dilim dilim yardığı
çıplak yamaçlar
Kırsal: kent dışında kalan yerleşim yerleri için kullanılır.
Kıstak: Bir yarımadayı karaya bağlayan, iki yanı su ile
çevrili dar kara parçasıdır.
Kil: İçerisinde en çok kalker, silis, mika, demir oksit
bulunan doğada bol miktarda bulunan bir çeşit mineraldir.
Klimatik: İklimle alakalı olan iklimsel.
Klimatizm: İklimden faydalanmaya dayalı turizme verilen
addır.
Klimatoloji: İklimleri inceleyen bilim dalıdır.
Kıta: Yeryüzündeki altı büyük kara parçasından her birine
verilen isimdir.
Kıta sahanlığı: Deniz kıyısında 200 m derinliğe kadar olan
sahalara verilen isimdir.
Kıyı: Kara ile suyun birleştiği yere denir.
Kıyı kordonu: Kıyı oklarının koy ve körfezin ağız kısmını
kapatacak kadar büyümesiyle oluşan yer şeklidir.
Kireç taşı: Deniz ve okyanus havzalarında, erimiş halde
bulunan kirecin çökelmesi ve katılaşması sonucu oluşan taş türüdür.
Kolüvyal topraklar: Akarsuların taşıdığı ince malzemelerin
akarsuların yayıldığı alanlarda birikmesi ile oluşan topraklardır.
Kom: Ekonomik faaliyetin büyük ölçüde hayvancılığa dayalı
olduğu aileler veya kişiler tarafından oluşturulan geçici yerleşmelerdir.
Konglomera: Çakıl kayaçlara denir.
Konsekant akarsu: Uyumlu akarsu anlamına gelir.
Konifer ormanları: tayga ormanlarına konik şekillerinden
dolayı Konifer ormanı denir.
Konum: Herhangi bir yerin dünya üzerinde bulunduğu yere
denir.
Konsekant vadi: Arazinin ve onu oluşturan tabakaların eğime
uygun bir yönde akan akarsuların oluşturdukları vadidir.
Konveksiyonel yağış: Isınan havanın yükselerek soğuması ile
oluşan yağışlardır.
Koy: Göl, deniz veya okyanusların karaların içine doğru
yaptığı derin olmayan girintilerdir.
Koyak: Karalarda akarsu aşındırmasıyla oluşmuş, bir yöne
doğru eğimli, uzunluğuna çukurluklardır.
Kozmik toz: Uzaya serpilmiş, milimetrenin yüzde bini ile on
binde biri arasındaki büyüklüklerde küçük parçacıklar.
Körfez: Denizin kara dışına çıkarak oluşturduğu, göle
benzer, ancak dar bir boğazla denize açılan su çıkıntısıdır.
Kör vadi: Karstik bölgelerde karstlaşma ile oluşan, inişi
olmayan ve bir süre sonra kesintiye uğrayan oluklardır.
Krater: Yanardağların ağzında ki konik şekillere denir.
Krater gölleri: Yanardağların kraterinde suların
toplanmasıyla oluşan göllere denir.
Kroki: Bir yerin kuşbakışı görünümünün ölçeksiz olarak
düzleme aktarılmasıdır.
Kromosfer: Renk yuvarıdır.
Kuaterner: Dördüncü zamandır.
Kum: Silisli kütlelerin, kayaların, doğal etkenlerle
parçalanarak ufalanmasından ya da kayaların parçalanmasıyla oluşan küçük
malzemelerdir.
Kumsal: Kıyılarda dalga ve akıntıların taşıdıkları maddeleri
biriktirmesi ile oluşan düz alanlardır.
Kumul: Rüzgârların etkisiyle tepe ve sırt şeklini almış
küçük kum tepelerdir.
Kuraklık: Bir bölgede nem miktarının geçici dengesizliğinden
kaynaklanan su kıtlığı olarak bilinir, doğal bir iklim olayıdır. Canlı yaşamını
olumsuz etkiler.
Kuru tarım: Az yağışlı bölgelerde ve sulama imkânı çok az
olan yerlerde yapılan tarımsal üretim şeklidir.
Kutup: Yer yuvarlağının, Ekvator'dan en uzak olan yer
ekseninin geçtiği varsayılan iki noktasından her biridir.
Kutup iklimi: Dünya'nın sürekli olarak karlar ve buzlarla
kaplı olan kutup bölgelerinde görülen iklim tipidir. Nem ve yağış azdır. Hava
genellikle -40lardadır.
Kuvars: Billurlaşmış silisin doğada çok yaygın bir türüdür.
Kuyu: Önceden su
çıkarmak için günümüzde ise petrol ve gaz elde etmek veya zemin sondajı
gayesiyle yeraltına doğru düşey olarak açılan boşluğa denir.
Kuyruklu yıldız: Güneş sistemi içinde yer alan ve etrafında
irili ufaklı taşlar, gaz ve toz tabakası bulunan gök cisimleridir.
Kuzey kutbu: Dünyanın iki kutbundan kuzeyde olana verilen
isimdir.
Küresel: Bütün dünyayı etkileyen ya da ilgilendiren olay ya
da olgulardır.
Kütle hareketi: Toprak akması, heyelan, çamur ve taş akması
gibi tüm arazi üzerindeki akma-kayma olaylarıdır.
L
Lagün gölü: Denizkulağı bir diğer adıyla kıyı gölüdür.
Lapilli: Fındık büyüklüğündeki volkan bombalarına denir.
Lapya: karstik erime sonucu oluşmuş oluklu taş şekilleridir.
Laterit: Nemli tropikal bölgelerin tuğla kırmızısı
rengindeki verimsiz toprağıdır.
Lav: Volkanizma sırasında yanardağ zirvesinden çıkan çok
sıcak ve akıcı erimiş madde, çeşitli madenlerden oluşur.
Lav platosu: Lavlardan oluşan ve genellikle çok eski
zamanlardan kalma platolardır.
Lejant: Haritada kullanılan özel işaretlerin ne anlama
geldiğini gösteren bölüme denir.
Levha: Dünya yüzeyini oluşturan irili ufaklı litosfer
parçalarından her birine denir.
Liman: Gemi,tekne, yat gibi deniz araçlarının park yeri,
gemilerin kargolarını boşaltıp yüklediği ticaret merkezlerine denir.
Limnoloji: Coğrafyanın gölleri inceleyen bilim dalıdır.
Limanlı kıyılar: Geniş tabanlı vadilerin veya
koy-körfezlerin deniz suları altında kalmasıyla oluşan kıyı tipidir. Doğal ya
da yapay olabilir, gemilerin kıyıya yaklaşabilmesine olanak sağlar.
Litoloji: Taşların yapısını inceleyen bilim dalıdır.
Litosfer: Taş yuvarı, taş küre.
Litosoller: Dağlık alanlarda, eğimli yamaçlarda veya
volkanik düzlüklerde görülen ana kayanın ufalanmış örtüsüdür.
Lodos: Kuzey Afrika'daki yüksek basınç ve Hazar denizindeki
alçak basınç sonucu oluşur. Marmara, Ege ve Akdeniz bölgelerinde etkilidir.
Akdeniz’den geldiği için nemli ve sıcaktır. İç kesimlere sokulurken yükseltinin
etkisi ile soğuyarak yağışa neden olur. Kış mevsiminde etkili olduğu
bölgelerde, sıcaklığı arttırarak kar erimelerine neden olur.
Lös: Rüzgârın taşıyıp biriktirdiği topraklara denir. Bir tür
alüvyal topraktır.
Lünet: İnce taneli millerin uzak mesafelere taşınarak
ardalanmasıyla meydana gelen hilale benzer rüzgâr birikim şekilleridir.
M
Maar: Volkanizma sırasındaki şiddetli gaz basıncına bağlı
olarak yeryüzünde meydana gelmiş patlama kraterleridir.
Maar gölü: maarların su ile dolmasıyla oluşan göllerdir.
Maden: Yer altından çıkarılan değerli elementlere denir.
Maden suyu: Bol mineralli yer altı suyuna denir.
Madencilik: Maden arama ve çıkarma gibi işlerin tümüne
verilen isimdir.
Magma: Yerin içinde, sıvı veya hamur kıvamında uçucu
gazlarla doymuş olarak bulunan eriyik.
Mağara: Karst bölgelerinde kireç taşlarının erimesiyle
oluşan, büyük, birbirine koridorlarla bağlı yer altı kovuklarına denir.
Mağara bilimi: Konusu mağaraları, yer altındaki uçurumları,
yarıkları, oyukları, yer altı akarsularını araştırmak ve incelemek olan bilim
dalıdır.
Maki: Akdeniz ikliminin bitki topluluğuna verilen addır.
Mangrov ormanları: Gelgit sonucu oluşan haliçlerde, tuzlu
bataklıklarda ve çamurlu kıyılarda sık ormanlar oluşturan bazı ağaç ve çalı
türlerine ve oluşturdukları ormanlara verilen addır.
Mantarkaya: Rüzgârlar sürükledikleri veya savurdukları
taneleri yüzeylere çarparak aşındırma yaparlar. Dikdörtgen yatay duruşlu
tabakaların bulunduğu alanlarda rüzgâr aşındırması ile oluşan kaya şekillerine
Mantarkaya adı verilir.
Manto: Dünya'nın Litosfer ile çekirdek arasındaki katmandır.
Mars: Güneş
Sistemi'nin Güneş'ten itibaren dördüncü gezegenidir. Roma mitolojisindeki savaş
tanrısı Mars'a ithâfen adlandırılmıştır.
Matematik konum: Herhangi bir yerin, başlangıç meridyenine
ve başlangıç paraleline olan uzaklığıdır.
Meltem: Yazın karadan denize doğru esen, günlük sıcaklık
farkına bağlı olarak oluşan mevsimsel rüzgârlardır.
Menderes: Yatak eğimi azalmış akarsularda, genellikle art
arda birbirini izleyen U veya S biçimli büklümlere verilen isimdir.
Mera: Hayvan otlatılan yer, otlaklardır.
Mercan kıyıları: Mercanların karaya vurması ve bunların
birikmesiyle oluşan kıyı tipidir.
Meridyen: Güney kutbu ile kuzey kutbu arasında uzandığı
varsayılan hayali çizgilerdir.
Merkür: Güneş sisteminin Güneş'e en yakın gezegenidir.
Büyüklük açısından 8 gezegen arasından son sırayı alır. Adını Roma
mitolojisindeki ticaret ve yolculuk tanrısı ve tanrıların habercisi olarak
bilinen Merkür'den alır.
Mesozoyik: İkinci jeolojik zamana denir.
Metalojeni: Maden yatakları bilimidir.
Meteor: Uzayda yanıp kaybolan göktaşlarına denir.
Meteorit: Uzayda yanıp kaybolmayan ve yeryüzüne kadar ulaşan
göktaşlarına denir.
Meteoroloji: Hava olaylarını inceleyen ve günlük sıcaklık
değerleri hakkında bilimsel veriler elde eden bilim dalıdır.
Mevsim: Yılın, güneşten ısı, ışık alma süresi ve dolayısıyla
iklim şartları bakımından farklılık gösteren dört bölümünden her birine verilen
isimdir.
Mezra: Köyden küçük kırsal yerleşmelerdir, genelde tarımla
uğraşan bir grup evden oluşurlar.
Mineraloji: Mineralleri inceleyen bir bilim dalına denir.
Miyosen: Üçüncü jeolojik zamana ait bir bölümdür.
Moren: Buzul aşındırmasıdır.
Moren set gölü: Buzul aşınması sonucu oluşan setin su ile
dolması ile oluşan set gölleridir.
Muson iklimi: Genellikle güney Asya, Hindistan dolaylarında
görülen en çok yazları yağış alıp kışın ise daha az yağmur alan iklim tipidir.
Muson ormanları: Muson iklim bölgesinde yer alan geniş
yapraklı, yazları yeşil kalan ağaçlardan oluşan ormandır.
Mutlak nem: 1mᶟ havanın içindeki su buharının gram olarak
ağırlığına denir.
N
Nadas: Tarlanın bir yıl dinlendirilmesine denir. Nöbetleşe
ekim.
Narenciye: Turunç, limon, mandalina, greyfurt ve portakal
gibi ürünlerin tümüne verilen ad, turunçgiller
Nebula: Uzayda bulunan gaz bulutsularına verilen isimdir.
Nehir: Genellikle denizlere, göllere ya da bir başka büyük
akarsuya dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su miktarı bakımından büyük
akarsulara verilen genel addır.
Nem: Havada bulunan su buharı miktarına denir. Sıcaklık ve
basınç üstünde büyük etkisi vardır.
Neozoik: Üçüncü jeolojik zamandır.
Nüfus haritaları: Dünya'nın bütününde ya da bir bölümündeki
nüfusun dağılışı ve özellikleri hakkında bilgi veren haritalardır.
O
Oba: Göçebe olarak yaşayan toplumların bir yerden bir yere
göç ederken kendileri ve hayvanları için kendilerine geçici olarak otlak, sulak
ve verimli konaklamaya uygun gördükleri ve konakladıkları yere oba denir.
Obruk: Kireçtaşlarının erimesiyle ve çözülmesiyle oluşan
derin çukurlardır.
Obsidiyen: Doğal yollarla oluşan volkanik kökenli cam
türüdür. Lavın hızlıca soğuması ve kristalleşmeye yetecek kadar zaman geçmeden
donmasıyla oluşur.
Oğlak dönencesi: Dünya’nın güney yarım küresinde Ekvator'un
23° 27' güneyinden geçtiği varsayılan paraleldir.21 Aralık'ta güneş ışınları
buraya dik gelir.
Okyanus: Büyük denizlere okyanus denir.
Okyanus akıntıları: Okyanuslarda sıcaklık, yoğunluk ve
rüzgârların etsiyle oluşan büyük akıntılardır.
Okyanusal iklim: Genel olarak, 30° - 60° enlemleri arasında,
karaların batı kıyılarında görülen ılıman iklim tipidir.
Oligosen: Eosen ile Miyosen arasında bulunan jeolojik devire
denir.
Orojenik hareket: dağ
oluşumlarına verilen genel addır.
Ordovisiyen: Paleozoik zamanın ikinci dönemine denir.
Orman: Çeşitli bitki, hayvan ve mikroorganizmalarla kaplı
topluma faydalı bir ekosistemdir.
Orman alt sınırı: Ormanların yetişebildiği en alt sınıra
denir. Bu sınır, sıcaklık ve neme bağlı olarak her yerde farklılık gösterir.
Ormancılık: Ormanların işlenmesi, idare edilmesi,
ağaçlandırılması gibi faaliyetlerin sürdürülmesi ve geliştirilmesidir.
Orman örtüsü: Ormanda yer alan bütün ağaç, ot gibi ormanı
kaplayan örtüye denir.
Orman formasyonu: Çeşitli orman tipleri ve bu ormanlardaki
bitki gruplarının genel bir ad altında toplanmasıdır.
Orman üst sınırı: Ormanların yetişebildiği en yüksek sınıra
denir. Bu sınır, yükselti, enlem, bakıya bağlı olarak her yerde farklılık
gösterir.
Orografik yağışlar: Nemli hava kütlelerinin bir dağ yamacına
çarparak yükselmesi sonucunda oluşan yağışlardır.
Orojenez: Jeosenklinallerde biriken tortul tabakaların
kıvrılma ve kırılma hareketleriyle yükselmesi olayı, dağ oluşumu.
Oseanografya: Deniz ve anadenizlerin fiziksel, kimyasal
özellikleri üzerinde deneysel araştırmalar yapan bilim dalıdır.
Ot: Küçük çayır bitkilerine verilen genel isimdir.
Ot formasyonu: Otsu bitkilerin genel olarak bir formasyon
altında toplandığı gruba denir.
Otlak: Hayvanların otlatıldığı geniş yeşillik alanlara
denir.
Ova: Az eğimli geniş düzlüklere denir. Genellikle tarım
yapmak için kullanılır.
Ozon tabakası: Atmosferde yer alan ve morötesi ışınların
büyük kısmını tutan tabakadır.
Ö
Ökümen alan: Yerleşmeye uygun alanlar ökümen alan denir.
Özel konum: Dünya üzerindeki bir yerin çevresine, denizlere,
yer şekillerine, anayollara, geçitlere ve komşularına göre konumudur.
P
Paleocoğrafya: Kıtaların oluşumu ve geçmişten günümüze iklim
değişikliklerini inceleyen bilim dalıdır.
Paleoklimatoloji: Dünya tarihinin en eski dönemlerindeki
iklim koşullarının araştırılmasını sağlayan bilim dalıdır.
Paleontoloji: Eski varlık bilimi olarak bilinir fosilleri
ele alarak eski zamanları inceler.
Paleosen: Günümüzden 65 milyon yıl önce başlayıp 23 milyon
yıl önce sona eren jeolojik zaman dilimine denir.
Paleozoik: Fanerozoik Devir’in üç alt bölümünden ilkidir.
Birinci zaman olarak da bilinir.
Paralel: Dünyayı yatay olarak eşit aralıkla böldüğü
varsayılan dairesel çizgilerdir. En uzun paralel ekvatordur.
Patika: Keçi yolu olarak bilinen küçük ve dar dağ yollarına
denir.
Paratoner: Yıldırımsavar.
Peneplen: Geniş arazi bölümlerinin, akarsu aşınım
faaliyetlerinin son döneminde deniz seviyesine yakın hale indirilmesiyle
oluşmuş, az engebeli şekle peneplen denir.
Pedoloji: Toprağı inceleyen coğrafya alanına denir.
Petrografi: Doğadaki kayaçları, oluşumlarını ve yapılarını
inceleyen bilim alanıdır.
Peri bacası: Özellikle volkan tüflerinin yaygın olarak
bulunduğu vadi ve platoların yamaçlarında sel sularının aşındırması ile oluşan
özel yeryüzü şekilleridir.
Piedmont: Dağ eteği anlamına gelir.
Perihel: Günberi olarak bilinir. 3 Ocak yani dünyanın güneşe
en yakın olduğu günü ifade eder.
Permafrost topraklar: Sürekli olarak don halinde bulunan
topraklardır. Üzerinde ağaç yetiştirilebilir.
Permiyen: Paleozoik zamanın altıncı alt bölümü olarak kayaç
sistemlerinin oluştuğu jeolojik zaman dilimidir.
Plaj: Denize girmek için düzenlenmiş kumlarla kaplı kıyı
şeridine denir.
Plankton: Suda bulunan küçük canlılardır: hareket
yetenekleri ise akarsu hareketlerine göre şekil alır.
Plato: Çevresine göre alçakta kalmış, akarsularca
parçalanmış dalgalı ve eğimli geniş düzlüklere denir.
Pliyosen: Yaklaşık 5 milyon yıl öncesinden 2 milyon yıl
öncesine kadar süren üçüncü jeolojik çağın son dönemine denir.
Plüton: Güneş sisteminin dokuzuncu gezegenidir. Günümüzde
ise onun gezegen olmadığı ve Neptün’ün uzağa kaçmış bir uydusu olduğu iddia
edilmektedir.
Podzol Topraklar: Genellikle geniş yapraklı ormanlarda
rastlanan, kısmen yıkanmış ve başka bölgelerden sularca taşınmış kil ve bir
oranda daha tuzlu ve kireçli topraklardır.
Polar hava: Kutuplara yakın bölgelerin soğuk havasıdır.
Polder: Kazanılmış arazi olarak bilinir. Denizin
doldurulması ile kazanılan topraklardır. Hollanda bu yolla topraklarını oldukça
genişletmiştir.
Polye: Karstik bölgelerde kireçtaşlarının çözülmesiyle
ortaya çıkan büyük düzlükle yani ovalardır.
Porfir: Kayaç.
Potamoloji: Akarsuları inceleyen bilim dalına denir.
Prekambriyen: Dünya oluştuktan sonra oluşan ilk evreye
denir.
R
Rafineri: Ham petrolü işleyen ve farklı ürünlerini
ayrıştıran tesislerdir.
Rafting: Eğim kırıklıklarının fazla olduğu eğimli
akarsularda şişme bot ve sallarla yapılan su sporudur.
Rakım: Bir yerin deniz seviyesinden yükseklik derecesidir.
Ravine: Dar ve derin vadidir.
Reg: Büyük Sahra Çölünün kuzeyindeki ovalara verilen
isimdir.
Regosoller: Dağ eteklerinde biriken kum büyüklüğündeki
malzemeler ile akarsuların biriktirdiği kum yığınları üzerinde oluşan
topraklardır.
Regresyon: Deniz gerilemesi olarak bilinir ve deniz suyunun
karadan geriye doğru çekilmesini ifade eder.
Rejiyonalcoğrafya: Geniş bir alan yerine belli bir alanı ele
alan bölgesel coğrafyadır.
Relikt bitki: Bir bölgede bulunan ancak o bölgenin eski
karakteristik iklim şartlarına uygun bitkilerdir. Doğu Karadeniz’de buzul
çağından kalmış Alpin çayırları bunlara örnek verebiliriz.
Rekolte: Bir arazide ekilen üründen elde edilen yıllık
toplam tarımsal üretime denir.
Resif: Su düzeyindeki sıra kayalara denir.
Rezerv: Yeraltında bulunan sıvı, gaz ve katı yakıt, mineral
ve doğal kaynakların kullanılabilir potansiyelidir.
Richter ölçeği: Amerikalı Charles F.Richter’ in depremlerin
şiddetini ölçmek için geliştirdiği ölçek
Rüzgâr: Sıcak hava ile soğuk havanın yer değiştirmesi ile
oluşan hava değişimidir.
Rüzgâr erozyonu: Bitki örtüsünün olmadığı ya da cılız olduğu
yerlerde toprağın rüzgârlarla yerinden kopartılarak taşınması olayına denir.
S
Sağanak: Aniden bastıran şiddetli yağmurlara denir.
Saika: Yıldırım.
Sam yeli: Çölde esen rüzgârlara denir.
Samanyolu: Güneş sistemini de içinde bulunduran büyük gökadadır.
Evrende var olduğu kabul edilen milyarlarca gökadadan bir tanesidir.
Sandur: Cephe morenlerinin ve dolayısıyla buzulların
önlerinde yer alan ve onlardan çıkan akarsuların depoladıkları çakıl, kum gibi
unsurlardan oluşmuş birikinti konileridir.
Sarkıtlar: Mağaralarda tavandan sızan suyun içindeki kirecin
çökelmesi sonucu tavanda aşağı sarkan tortul sivri taşlardır.
Satürn: Güneşe yakınlık olarak altıncı gezegendir, büyüklük
olarak ise ikincidir. Adını Roma tanrısı Saturnus’ tan alır.
Savan: Ağaçlı bozkırlara denir.
Sedimantasyon: Taşınma birikme ve biriktirme gibi olaylara
verilen genel addır.
Sedimantoloji: Tortul kayaçların oluşum sürecini inceleyen
bilim dalıdır.
Sedimanter: Tortul kayaçlara denir. Taşınıp, birikme ile
oluşmuş kayaçlardır.
Seki: Taraça. Erozyonu önlemek için toprağa setler yapılarak
oluşan şekil.
Seller: Aşırı yağmur ya da taşma sonucu oluşan zarar verici
geçici akarsulardır.
Senklinal: Toprak tabakalarının kıvrımlı bir şekil almasıyla
meydana gelir. Kıvrımın alçak kısmına denir.
Set gölü: Akarsu vadisi, koy, körfez ve tektonik çukurların
ön kısmının herhangi bir doğal setle kapanmasıyla oluşan göllere denir.
Set resifler: Kıyı çizgisinin açığında bulunan resiflerdir.
Sera: Mevsim dışı sebze ve meyve yetiştirmek amacı ile
yapılmış cam veya naylonla kapatılmış mekânlardır.
Sera etkisi: Atmosferdeki gazların güneşten gelen enerjiyi
emmesi sonucu atmosfer sıcaklığını artırmasıdır.
Sıcaklık: Bir maddenin ya da havanın sıcaklığının ya da
soğukluğunun bir ölçüsüdür.
Sığ deniz: genelde kıyı boyu uzanan ve derinliği 200
metrenin altında olan denizlerdir.
Sırt: İki akarsu vadisini birbirinden ayıran ve birbirine
ters yönde eğimli yüzeyleri birleştiren yeryüzü şeklidir.
Silis: Kum, çakmak taşı, kuvars vb. silisyumun oksijenli
birleşimleridir.
Silt: Suyun getirip biriktirdiği kum veya çamur alanlarına
denir.
Siklon: Atmosferde alçak basınç alanları çevresinde hızla
dönen rüzgârların oluşturduğu şiddetli fırtınadır. Siklonlar güney yarıkürede
saat yönündedir fakat kuzey yarıkürede saat yönünün tersine dönerler.
Silüriyen: Üçüncü jeolojik zamana denir. Bu dönemde kayaç
sistemlerinin oluştuğu dönemdir.
Sirk gölü: Buzul aşındırması ile oluşmuş çanaklarda suların
birikmesi ile oluşan göllere denir.
Sirk buzulu: Dağların tepesindeki ve yüksek yamaçlardaki
küçük çanaklarda yeni oluşmaya başlayan buzullara denir.
Sirkülâsyon: Dolaşım anlamına gelir. Coğrafya ’da döngüleri
anlatmakta kullanılır.
Sis: Hava içindeki buharın yoğuşmasıyla ya da kristalleşmesi
sonucu ortaya çıkan çok küçük su damlacıkları veya buz kristallerinden meydana
gelen yere yakın bulutlardır.
Sismik hareket: Yer kabuğundaki tektonik plakaların
birbirine uyguladıkları hareketler sonucu oluşan yer sarsıntılarıdır.
Sismiloji: Deprem bilimidir.
Skayerli kıyılar: Buzul aşındırmasıyla oluşan kaya ve
tepelerin sular altında kalmasıyla meydana gelir. Binlerce küçük adacıktan
oluşur.
Solstis: Gün dönümüne denir.
Sonar: Ses dalgaları ve yankı aracılığıyla su altındaki
cisimlerin yerini saptayan aygıttır.
Speoloji: Mağara bilimine denir.
Step: Bozkır kelimesinin batı dillerindeki karşılığıdır.
Step bölgesi: Step iklimini görüldüğü alanlara denir.
Step formasyonu: Step ikliminin bitki örtüsüne verilen
addır. Klasik bozkır iklim bitki örtüsüdür.
Step iklimi: Geçiş iklimi özelliği taşır. Bitki örtüsü
bozkırdır ve en çok yağışını ilkbaharda alır. Ülkemizde iç Anadolu’da görülür.
Stratosfer: Troposfer ve mezosfer arasında ki atmosfer
tabakasına denir. Güneşten gelen morötesi ışınları soğurur.
Su döngüsü: Suyun okyanus ve denizlerden buharlaşarak
atmosfere, atmosferden de yağış olarak yeryüzüne ve yeniden deniz ve
okyanuslara ulaşmasına denir.
Suyolu: Akarsuların aktığı yola ya da diğer adıyla yatağına
denir.
Subtropikal iklim: Her iki yarım kürede 36 ve 44 paralelleri
arasında yer alan ekvator ikliminden karasala geçiş iklimidir.
Sulusepken: Karla karışık kısmen donmuş yağmurlara denir.
Süper kıta: Pangeanın diğer ismidir. Kıtaların bugün ki
şeklini almadan önceki bir bütün olduğu halidir.
Süper okyanus: Büyük okyanuslara verilen isimdir, okyanustan
farklı olarak fazladan herhangi bir özelliği yoktur.
Süpernova: Çok büyük bir yıldızın, güneşten milyarlarca kez
daha güçlü bir parlamayla patlaması olayıdır.
Sürekli rüzgârlar: Genel Hava dolaşımına bağlı, sürekli
basınç kuşakları arasında yıl boyunca yön değiştirmeden esen rüzgârlara denir.
Stratigrafik: Katmanları ve tabakaları inceleyen bir bilim
dalıdır ve jeolojinin bir koludur.
Ş
Şahit kaya: Faklı dirençte toprak ya da taşlardan meydana
gelen bölgelerde rüzgârın yumuşak kısmı aşındırmasıyla ortaya çıkan şekle
denir.
Şelale: Bir akarsuyun yatağındaki büyük yükseklik farkı
nedeniyle suyun yüksekten dökülmesidir.
Şelf alanı: Kıta sahanlığı anlamına gelmektedir. Deniz
kıyısında 200 m derinliğe kadar olan alanlara şelf alanı ya da kıta sahanlığı
denir.
Şemosfer: Atmosferin stratosfer ile İyonosfer arasındaki
katmana denir.
Şimşek: Bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut
arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çizgi
biçimindeki geçici ışıktır.
T
Taban seviyesi: Akarsuların deniz, okyanus ve göle döküldüğü
en alçak seviyeye denir.
Taban suyu: Yer altı suyudur.
Takke buzulu: Dağların bütün yamaçlarını kuşatan buzul
türüdür.
Tan vakti: Güneşin doğuş anı, gün ağarmasıdır.
Taraça: Erozyonu önlemek için eğimli arazilere setler
yapılmasıyla oluşur. Bir diğer anlamı ise akarsu aşındırmasıyla toprağın
basamak şeklini almasıdır.
Tarım: Gerekli, yararlı bitkileri yetiştirmek amacıyla
toprak üzerinde yapılan çalışmaların bütününe denir.
Tarih değiştirme çizgisi: 180° Öğlen boyunca, iki eksen ucu
noktası arasında uzanan ve doğudan batıya ya da batıdan doğuya aşıldığında,
bulunulan tarihin bir gün geri ya da ileri alındığı çizgidir.
Taşkın: Akarsu, yağmur gibi bütün su baskınlarına verilen
genel addır.
Taşküre: Yeryüzünün en üst katmanı yani canlıların yaşadığı
katmandır.
Taşkın ovası: Akarsuyun taşıdığı malzemelerin birikmesiyle
oluşan birikinti ovalardır.
Taşkın yatağı: Akarsu yatağı boyunca uzanan ve akarsu
taşınca, taşkına maruz kalan bölgeye denir.
Taş yuvarı: Yer kabuğunu oluşturan ve yer yuvarlağının
merkez çekirdeği çevresinde bulunan katı yuvardır.
Tatlı su gölleri: Gideğeni olan göllere denir. Göl suyu
sürekli olarak değiştiği için suyu tatlı olur.
Tayfun: Denizlerde oluşan şiddetli rüzgârlara denir.
Şiddetine göre oldukça zararlı olabilir.
Tefra: Volkanik faaliyetler sonucu ortaya çıkan irili ufaklı
bütün malzemelere verilen genel addır.
Tektonik hareketler: Yer kabuğunda meydana gelen hareketlere
tektonik hareketler denir.
Tektonik göller: Orojenez ve epirojenez gibi iç kuvvetler
sonucu oluşan çukurlara suların dolmasıyla oluşan göllerdir.
Tenör: Maden cevheri içindeki saf metal oranına denir.
Terrarossa topraklar: Akdeniz iklim bölgesinin toprağıdır.
Kırmızı topraklar olarak da bilinir.
Tepe: Dağlardan daha alçak olan yükseltisi 0–500 metre
arasında değişen yükseltilerdir. Başka bir değişle küçük dağlardır.
Termal: Yer altından gelen ve yıl boyu sıcaklığını koruyan
sıcak su kaynaklarına denir.
Termik basınç: Dünya'nın küreselliği nedeniyle ısınma ve
soğumaya bağlı oluşan basınçlardır.
Termik ekvator: Meridyenlerin en sıcak noktalarını
birleştiren eğriye denir.
Termik santral: Katı ve sıvı yakıtları yakarak elektrik
enerjisi üreten santrallerdir.
Tersiyer: Üçüncü jeolojik zamana denir. Dinozorların
neslinin tükenmesiyle başlar buzul çağına kadar sürer.
Toktağan: Yaz ve kış boyunca erimeden kalan karlara denir.
Tombolo: Karaya yakın adalar ile kıyı arasında ki birikinti
toprağa denir. Adayı karaya bağlayan set toplarlar ya da oklar olarak da
bilinir.
Topografya: Belli bir arazi yüzeyinin doğal ya da yapay
etkiler sonucu kazandığı şekle denir.
Toprak haritaları: Bir bölgenin toprak özellikleri ve
dağılışları hakkında bilgi veren haritalardır.
Tortul kayaçlar: Çökelme sonucu oluşmuş tabakalı yapılardır.
Çökelme ile oluştuklarından içlerinde fosil bulunur.
Tortulaşma: Deniz, göl, akarsu veya karalarda katı
maddelerin çökelmesi olayına denir.
Transgresyon: Jeolojik zamanlarda oluşmuş su hareketi,
denizlerin yükselerek karaları basmasına denir.
Travertenler: Basınç altında ki suyun içinde buluna kalsiyum
karbonatın dibe çökmesi ve suyun çekilmesiyle katman katman hatların
oluşmasıyla oluşan görünüme denir,
Tropikal: Ekvatorun ortasında bulunduğu ve 23° 27' kuzey ve
güney enlemlerinin çevrelediği alana denir. Bu alana güneş ışınları dik ve dike
yakın açılarla gelir. Bu yüzden buharlaşma ve yağış yazla olur.
Troposfer: Atmosferin katmanlarından biridir. En altta
bulunur ve yere temas eder. Dünyanın şekli dolayısıyla kutuplarda kalın
ekvatorda incedir.
Tsunami: Deniz ya da okyanus tabanında oluşan tektonik ya da
volkanik faaliyetler sonucu büyük dalgalar oluşmasına denir. Tsunami şiddetine
göre büyük felaketlere yol açabilir.
Tundra: Kuzey ülkelerinde görülen ağaçsız, bodur otlar, kara
yosunu ve likenlerle kaplı bitki örtüsüdür.
Tundra iklimi: Tundra bitki örtüsünün görüldüğü olanlarda
görülür. Yağış oldukça düşüktür genelde don halindedir.
Tundra toprakları: Kış aylarında don halinde buluna yazın
gelmesiyle balçığa dönüşen topraklardır. Genellikle Sibirya bölgesinde bulunur.
Tuzlu su gölleri: Gideğeni olmayan kapalı havza konumundaki
göllerde tuzlu kayaçlar sebebiyle sular tuzludur. Böyle göllere tuzlu su
gölleri denir.
Turbalık: Tabanında çürümüş bitki artıklarından bir katmanın
bulunduğu bataklıklardır.
Tüf: Yanardağların patlamasıyla ortaya çıkan kül, kum ve lav
parçalarından oluşan hafif ve gözenekli bir taş türüdür.
Tünel: Dağlardan ulaşımı kısaltmak için dağın delinmesiyle
yapılan yoldur. Günümüzde sadece dağ değil şehir ve denizlerin altından da
yapılmaktadır.
U
Uçurum: Kayalıkların çok yüksek ve çok dik yamaçlarına
denir.
Ulu deniz: Okyanuslara verilen bir addır. Okyanusların
büyüklüğünden dolaya bu ad verilmiştir.
Ulusal saat: Bir ülkede birden fazla boylam olduğunda,
boylam sayısı sebebiyle oluşabilecek saat karışıklığını önlemek için ülkede tek
boylama göre bir saat kullanmak. Ülkemizde de bu karışıklığı önlemek için yaz
saati–kış saati olarak iki uygulama kullanılmaktadır
Uranüs: Güneş sisteminde yer alan bir gezegendir. Güneşe
yakınlık bakımından yedinci sırada yer alır, adını ise eski yunan mitolojisinde
ki Uranos’tan alır. Kütle olarak dördüncü büyük gezegendir.
Uvala: Dolinlerin birleşmesiyle oluşan büyük ve geniş
çukurlardır.
Uydu: Bir gezegenin ya da başka bir uydunun etrafında dönen
gök cismidir. Yapay ve doğal olarak ikiye ayrılır. Dünyamızın tek doğal uydusu
ise aydır.
Uzay: Dünya, diğer ve bütün gökcisimlerini içine alan
oksijenin bulunmadığı büyük sonsuz boşluktur.
V
Vadi: Genellikle iki dağ arasında bulunan ve akarsuların
aktı çukurluklardır.
Vadi brizi: vadi yeline denir.
Vadi buzulu: Sürekli beslenerek sirklerden taşan ve bu taşma
sonrası vadi boyunca aşağı süzülen buzul
türüdür.
Vadi tabanı: Akarsuyun içine yerleştiği vadinin en alçak
kısmına yani akarsu yatağının tabanına denir.
Vaha: Çöllerin içinde yer alan fakat bulunduğu alan içinde
su ve bitki toplulukları barındıran alandır.
Venüs: Güneş sisteminde yer alan bir gezegendir. Güneşe yakınlık
bakımından ikinci sırada yer alır, adını ise eski yunan mitolojisinde ki
Afrodit’ten alır.
Vejetasyon: Bir bölgedeki bitki topluluklarının oluşturduğu
örtüye denir.
Viyadük: Bir ırmak ya da vadi üzerinden geçiş sağlayan
yüksek kara ya da demiryolu köprüsüne denir.
Volkan bacası: Bir yanardağ patlarken magmanın yeryüzüne
çıkıncaya kadar geçtiği yola denir.
Volkan bombası: Volkanik patlamalar sonucu büyük lav
parçalarının havada dönerek soğuması ve yeryüzüne düşmesi.
Volkan konisi: Yanardağın koni şeklinde ki gövdesine volkan
konisi denir.
Volkan kumu: Volkanların patlamasıyla yeraltından yeryüzüne
çıkan kumlardır.
Volkanik kıyılar: Volkanik patlamalar sonucu oluşan kıyı
şeklidir.
Volkanik set gölü: Volkanik patlamalar sonucu bir akarsu
önünün kapanmasıyla oluşan göldür.
Volkanizma: Yer altında ki magmanın patlama ya da püskürme
gibi çeşitli nedenlerle yeryüzüne çıkmasıdır.
Y
Yağış: havada ki nemin doyma noktasına ulaşması sonucu nemin
su damlacıklarına dönüşerek yeryüzüne düşmesidir.
Yağış Rejimi: Yağışların bir yıl boyunca mevsimlere veya
aylara göre dağılışını ifade eder.
Yalıyar: Dalgaların aşındırması sonucu deniz kenarlarında
oluşan dik kıyılardır.
Yamaç: Dağ ya da yüksek kayalıkların dik bölümlerine denir.
Yamaç yağışı: Havada oluşmuş buhar topluluklarının
genellikle deniz kenarlarında ki yüksek dağları geçemeyerek onların
yamaçlarında yağış bırakmasına denir.
Yanardağ: Magmanın patlamalarla yeryüzüne çıktığı dağlara
denir.
Yanardağ ağzı: Yanardağın ağız, uç kısmına verilen addır.
Yapay göl: Herhangi bir doğal olay sonucu değil de beşeri
yollarla yapılmış yani insan yapımı olan göllerdir.
Yar: Deniz, göl ya da akarsu kıyılarında ki dik yüksek
yerler.
Yarı kurak: Kurak bölgeler ile nemli bölgeler arasında kalan
az yağışlı ılıman bölgelerdir.
Yarma vadi: Akarsuyun bir düzlüğü aşındırması sonucu oluşan
‘V’ harfi şeklinde ki ya da daha dik vadilerdir.
Yatak: Coğrafya’ da genellikle akarsu yatağı olarak
kullanılır. Akarsuyun aktığı, akarken geçtiği yeri ifade eder.
Yayla: Genellikle yerleşim alanlarından daha yüksek, daha
serin ve ormanlık alanlardır.
Yaylacılık: Belli bölgelerde gelenekselleşmiş bir biçimde
yaz ayların da yaylalara göç etmek.
Yengeç dönencesi: Kuzey yarım kürede Ekvator'un 23° 27'lık
bir açıyla geçtiği varsayılan enlemdir.
Yeni ay: Ay’ın dünyadan görülen yüzünün tümüyle karanlık
olmasına denir.
Yerberi: Dünya’nın yörüngesi itibariyle güneşe en yakın
olduğu zamana denir.
Yerçekimi: Yeryüzünde ki bütün cisimleri yere doğru çeken
çekim kuvvetidir.
Yer altı: Yer’in yüzeyinde olmayan, alt kısımlar.
Yer altı suları: Yüzeye çıkmamış ya da toprak yapısı
nedeniyle çıkamamış sulardır.
Yer kabuğu: Dünyanın en dış katmanıdır ve taş küre olarak da
adlandırılır.
Yerli kaya: Yüzeyde bulunmayan sabit büyük kayalardır.
Yerli kaya gölleri: Göl çanağının çeşitli nedenlerle ana
kaya üzerinde oluşturduğu göllerdir
Yeryüzü: Dünyanın en üst katmanı yani canlı cansız bütün
varlıkların bulunduğu ortama denir.
Yerel saat: Sabit bir
noktada güneşin konumuna göre hesaplanan saattir.
Yer ekseni: Dünya’nın sahip olduğu konum etrafında döndüğü
eksene denir.
Yıldırım: Gök gürültüsü ve şimşekle görülen, hava ile yer
arasındaki elektrik boşalmasına denir.
Yıldız: Geceleri gökte görülen ışıklı cisimlerden her birine
verilen genel isimdir.
Yoğunlaşma: Atmosferdeki su buharının gaz halden sıvı ya da
katı hale geçmesidir.
Yontukdüz: Peneplenin diğer ismidir. Geniş arazi
bölümlerinin, akarsu aşınım faaliyetlerinin son döneminde deniz seviyesine
yakın hale indirilmesiyle oluşmuş, az engebeli şekle denir.
Yöresel: Sadece bir yöreye ait olan ya da sadece bir yörede
benimsenen gelenekler, halk oyunları, yemekler gibi değerlerdir.
Yörünge: Gezegen ya da ay gibi bir gökcisminin bir diğerinin
kütle çekimi etkisi altında izlediği yola yörünge denir. O cisim bu çekim
sayesinde sabit bir yol izler.
Yükselti: Bir yerin deniz seviyesinden yani 0 seviyesinden
yukarıda sahip olduğu yükseklik değeridir.
Z
Zemheri: Kara kış.
Ziraat: Tarım.
Zonal topraklar: Bulunduğu bölgenin ikliminin etkisiyle
oluşmuş topraklardır. Bir diğer adıyla taşınmamış topraklardır.
Zoocoğrafya: Hayvanların yeryüzüne dağılışlarını, bölgesel
olarak hayvanların dağılımını inceler.
Zooloji: Hayvanları toplu olarak ele alır, ayrıca
hayvanların canlı cansız bütün varlıklarla olan ilişkilerini inceler.
Zooplankton: Hayvanlardan oluşan planktona denir.
👉 https://www.instagram.com/emrahhocaa/ 👈
Yorumlar
Yorum Gönder